Şeb-i Arûs Nedir? Ölümden Korkulur Mu? Mevlana Nasıl Öldü?

Şeb-i Arus nedir? 2022 yılının Aralık ayında, sizlere Şeb-i Arûs hakkında bilgi aktarımında bulunmak istedik. Çünkü 16 – 17 Aralık tarihlerinde, televizyonlarda, haber bültenleri de dahil olmak üzere pek çok yerde Şeb-i Arûs törenleri hakkında bilgiler göreceksiniz.

Her sene düzenlenen Şeb-i Arûs törenleri için bu sene de yine, ülkemizin farklı şehirlerinden Konya’ya, Mevlana’ya turlar düzenleniyor. Çünkü törenler aslında 7Aralık 2022itibari ile yapılmaya başladı. Ve bahsettiğimiz turlar zaten genellikle 17 Aralık’tan daha geriye zamanlanıyor. Çünkü 17 Aralık’ta Konya çok kalabalık oluyor.

Peki Şeb-i Arûs nedir? Şeb-i Arûs törenleri neden düzenlenir? MaviBoncuğum olarak bu konuda bilgi sahibi olmanızı istedik. Ancak öncesinde, konu hakkında diğer paylaşımlarımızı gözden geçirmek isteyebilirsiniz. Bunun için istediğiniz linke tıklamanız yeterli olacaktır.

2022 Şeb-i Arus törenleri hakkında bilgiler
Mevlana kimdir?

Şeb-i Arûs Nedir?

Şeb-i Arus nedir? Şeb-i Arûs Farsça kökenlidir. Arapça’da Şeb-i Urs olarak isimlendirilir. Şeb kelimesinin anlamı Gece’dir. Urs ise Düğün anlamına gelmektedir. Arus kelimesi ise Urs’tan türetilmiştir ve Gelin anlamına gelmektedir. Böyle baktığımızda, Şeb-i Arûs kelime anlamı olarak, Gelin Gecesi ya da Düğün Gecesi şeklinde ifade edilebilir.

Ölümden Korkulur Mu
Şeb-i Arus Nedir

Mevlana’nın ölüm gecesi ile birlikte, sonraki seneler Şeb-i Arûs törenlerinde Mevlana’nın aşığına olan kavuşması kutlanmaktadır. Aslında ölüm, bazılarımız için, dünyadan ayrılışı simgelediğinden dolayı hüzündür. Kutlanmaz; dualarla anılır. Ancak Mevlana’nın, özellikle Gazel ve rübailerinde, yani genel olarak eserlerinde görürüz ki onun amacı Cenab-ı Hakk’a kavuşmaktır.

Ölümü ile birlikte bu kavuşma gerçekleşir. Bu nedenle mevleviler, Şeb-i Arûs törenleri ile ve Şeb-i Arûs ile birlikte, Mevlana’nın ölüm yıldönümünü kutlamaktadırlar. Mevlana’nın ölüm ile ilgili bir sözü vardır ve şu şekildedir: “Bize ölüm, ebedi bir düğündür…” Sultan Veled ise Mevlana’nın oğludur ve onun da ölüm ile ilgili şöyle bir sözü bulunmaktadır: “Aşıklara Ölüm Düğündür…”

Bu sözlerden şu sonucu çıkartabiliriz: bizim pek çoğumuz, ölümü kötü olarak değerlendirir ve ölmemek için direnirken, Mevlana ve oğlu, ölümü düğün olarak nitelendirmektedirler. Bu da kaçmayı, üzülmeyi gerektiren bir durumun olmadığını bizlere belgelemektedir. Şeb-i Arus nedir sorusunun yanıtını bu nedenle Mevlana’nın Hakk’a kavuşmasının kutlandığı gece olarak verebiliriz.

Ölümden Korkulur Mu?

Ölümden korkulur mu? Kutsal kitabımız Kur’an-i Kerim’de “Eğer sadık bir kul iseniz ölümü dileyiniz” şeklinde bir ayet bulunmaktadır. Allah’ın istediği gibi bir hayat süren ve ölümden sonrasında korkmasını gerektirecek bir olayın bulunmadığı kişiler ölmekten korkmaz. Hatta ölümü arzularlar. Mevlana da bu şekilde bir hayat sürdüğü için ölümden korkmuyordu.

Bununla birlikte, Cenab-ı Hakk da peygamberimiz ölmeden önce ona şu soruyu sormuştur: “Dünya hayatını yaşamayı mı yoksa Dost katında olmayı mı tercih edersin? Tercihin nedir?” Peygamberimizin yanıtı artık geleceğini şekillendirecektir. Ve o şu şekilde cevap vermiştir: “En yüce Dost’un katında olmayı…” Bunun üzerine de son nefesini vermiş bulunmaktadır.

Ölümden korkulur mu diyenler için bu aşamada şu yanıtı net bir şekilde verebiliriz: Eğer ki Allah’ı seviyorsanız, onun istediği gibi bir hayat sürdü iseniz, ölümden sonra cezalandırılmak gibi bir korkunuz yok ise Allah’a kavuşmayı ister; ondan korkmazsınız… Bu aşamada, peygamberimizin bir hadisinden söz etmekte de fayda bulunmaktadır:

“Müminler için dünya hayatı zindandır. Kafirler için ise dünya hayatı cennettir.” Ruhun bir kuş olduğuna; uçması, özgür kalması gerektiğine inanılmaktadır. Ancak içerisinde bulunduğu beden onu tutsak etmektedir. Dünya hayatı bir kafesten farksızdır. Ruhun olması gereken yer, ruhlar alemidir. İnananlar için, doğru yaşayanlar için bu nedenle ölüm özgürlük anlamına gelmektedir.

Şeb-i Arus nedir sorusuna vermiş olduğumuz düğün gecesi yanıtı bu anlamda sizi şaşırtmamalı.

Mevlana Ölüm Hakkında Ne Düşünüyordu?

Mevlana ölüm hakkında ne düşünüyordu? Mevlana ölüm hakkında düşüncelerinde, aslında tenin, ruhun kafesi olduğunu; ruhta Allah’a ait bir şeyler bulunduğunu ve ölüm ile tenin yıkılmasının, ruhun özgürlüğüne kavuşması olduğunu düşünmektedir. Hatta eğer ölümü yok olup gitmek olarak düşünüp de yeniden başka bir alemde doğmak olarak nitelendirmeyen kişilerin imansız olduklarını belirtmektedir.

Eğer bir kişi, ölmemek için savaşır durursa, aslında bu onun, bir değil; defalarca ölmesi anlamına gelir. Bununla birlikte ölümü, Hakk’a kavuşmak olarak nitelendiren Mevlana, ikinci düğünün ölüm olduğunu belirtiyor. Kin etmek, cefa etmek, ölüm için gereksizdir. İnsaflı, dine dönük yaşayan kişi için ölüm, huzurdan başka bir şey demek değildir…

Mevlana ölüm hakkında ne düşünüyordu? Bir kuşun kafesinden kaçması, onu ne kadar mutlu ederse, Mevlana’yı da ölüm o kadar mutlu edecekti. Çünkü beden bir kafestir. Yıkılıp da toprağın altına gömüldüğünde ruh artık özgür demektir. Kuş gibi uçabilecektir. Aslında dünya hayatında ölü olduğunu düşünen Mevlana, öldüğünde, gerçekten dirileceğine inanmaktaydı.

Kendisi öldüğünde, arkasından ağlayıp yas tutanların, şeytana uymuş olacaklarını söylemişti. Bunun sonucu olarak da Şeb-i Arus törenleri yapılmaya başlandı.

Mevlana Nasıl Öldü?

Mevlana nasıl öldü? Mevlana, ölümüne yakın zamanlarda ateşli bir hastalığa yakalanmış; hekimler ne kadar çaba da sarf etseler ateşi düşürememişlerdi. Tam da bu sırada Konya, şiddetli depremlerle sarsılmakta idi. Halk, deprem korkusu nedeni ile zaten hasta olan Mevlana’ya başvurduğunda, Mevlana’nın onlara söylediği şey şu olmuştu: “Korkmayın. Yakında yağlı bir lokma yiyecek olan karnı aç yer doyacak, depremler dinecektir…”

Mevlana nasıl öldü? Yakınları, kendisinin öleceğini düşünerek üzülmekte iken Mevlana, üzülmemeleri gerektiğini; ölümü sonrasında kendisinin, Hz. Muhammed’in yanına gideceğini belirtmekte idi. Ölümüne yakın günlerde, yerine halife olarak Çelebi Hüsameddin’i tayin etti…

Mevlana’nın Ölümü

Mevlana’nın ölümü, 17 Aralık 1273 günü, akşam güneşin batışı ile birlikte gerçekleşmiştir. Ertesi sabah cenazesi yıkanan Mevlana’nın tabutu, her zaman kullandığı feracesi ile sarıldı. Her dinden o kadar çok insan vardı ki ana caddede adım atacak yer bulunmuyordu.

Müslümanlar Hıristiyanları, Yahudileri oradan kovmak istiyor, onlar da Mevlana’nın, kendi peygamberlerinin bu zamandaki yansıması olduğunu belirtiyorlardı. Herkes tabutu taşımak istiyordu. Görevliler, bu anlamda insanları sopalarla uzaklaştırmak durumunda kalıyorlardı.

Evi ile musalla taşı arasında çok kısa bir mesafe bulunmasına karşın, Mevlana’nın tavutu yerine saatler sonra ulaştırılabildi. Vasiyet ettiği gibi cenaze namazını Şeyh Sadreddin Konevi kıldıracaktı. Ama tam bu sırada bayılması neticesinde, namaz Kadı Sıraceddin El-Urmevi tarafından kıldırıldı.

Şeyh Sadreddin Konevi’nin neden namazı kıldıracağı sırada bayıldığı sorulduğunda ise namazı kıldırmak için tabutun önüne geçtiği sırada, meleklerin saf tuttuklarını gördüğü ve buna dayanamadığını belirtmiştir.

Konya’da 40 gün, Mevlana’nın ölümü için yas tutulmuştur… Şeb-i Arus nedir sorusuna yanıt ararken aldığınız cevap yeterli gelmedi ise konu altına yorum yazarak iletebilirsiniz.

Yorum yapın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.